Meme kanseri tanısı alan çoğu kadının aklına ilk gelen şey “Ölecek miyim?” sorusudur. Bunu takiben de “Mememi kaybedecek miyim?” sorusu gelmekte. Memesinde bir kitle bulan, mamografi çektiren ya da biyopsi geçiren kadınlar çoğu kez kendilerini meme kanseri ile ilgili bir senaryo içinde bulurlar, oysaki günümüzde meme kanseri olan kadınların bile çoğu meme kanserinden ölmüyor ve çoğu da memesini kaybetmiyor.
Meme kanseri olduğunu öğrenen kadın bu tanıya nasıl tepki verir? Bu konudaki gözlemimiz, verilen tepkiler kişiden kişiye değişmekle birlikte öncelikle “şok” yaşadığı yönünde. Hele ki nispeten genç yaşta ve o yaşa kadar da ciddi bir sağlık sorunu ile karşılaşmayan bir kadınsanız, tanıda yanlışlık olduğunu da düşünebilirsiniz. Meme kanseri genellikle ağrısız bir kitle ya da tarama amaçlı yapılan mamografilerinizdeki bulgular ile ortaya çıktığı için tanıya inanmak ve kabullenmek daha da zor olabilmektedir. Bu aşamada birçok kadın kendini öfkeli ve kızgın hissedebilir. Başlangıçta meme kaybı dayanılmaz gibi gözükse de çoğu kişi hayatının kurtulması uğruna memenin alınmasını daha az önemseme noktasına gelmektedir.
Meme kanseri tanısı alan kadınlarda, genel bilgi verdikten sonra tedavi seçenekleri ile ilgili konuşmayı daha sağlıklı ve anlaşılır olması nedeni ile ertesi gün yapmayı tercih ediyoruz. Bu süre hastanın tanıyı kabullenmesi ve belki de yakınları ile paylaşarak yükünü azaltması için iyi bir fırsat olmaktadır. Ertesi gün yapılan görüşmede hastanın yanında eşi, ebeveyni ya da yakın bir arkadaşının olması hem doktorun hem de hastanın işini kolaylaştırmaktadır.
Meme Anatomisi
Meme kanserini anlamak için normal meme yapısı hakkında temel bazı bilgilere sahip olmak gerekir. Meme kanseriyle ilgili olarak en sık duyacağınız kelimeler, süt kanalları (duktus), süt bezleri (lobül) ve lenf nodları olacaktır. Gelin bunları biraz tanıyalım. Kadınlarda meme dokusu lobüller (süt bezleri), duktuslar (üretilen sütü meme ucuna taşıyan kanallar) ve bunların arasında yer alan kas ve destek dokuları, yağ, sinirler, kan ve lenf damarlarından oluşur.
Meme dokusu süt bezleri ve bunların arasında yer alan kas ve destek dokuları, yağ, sinirler, kan ve lenf damarlarından oluşur. Süt bezleri lob adı verilen gruplarda toplanırlar. Her memede 15-20 adet lob denilen bölüm vardır. Her bir lob daha küçük birimler olan lobüllere (küçük süt birimleri) ayrılmıştır. Lobüllerin ucunda da süt üreten küçük kesecikler bulunur. Biçim olarak her bir lob bir üzüm salkımına benzetilebilir. Lob, lobül ve süt kesecikleri ince süt kanalları ile birbirine bağlanmaktadır. Bu kanallar meme başına doğru birleşerek gelirler ve memenin tam ortasında areola denilen koyu renkli bölgede meme başına açılırlar.
Lenfatik Sistem
Lenfatik sistem, meme kanserinin yayılma yollarından biridir. Bazı bölümlerden oluşur.
Lenf nodları bağışıklık sistemi hücrelerinin (enfeksiyonla mücadele eden hücreler) toplandığı küçük fasulye şeklinde yapılardır. Bunlar lenf damarları ile birbirleriyle bağlantılıdırlar. Lenf damarları kan taşıyan damarlara benzerler. Ancak bunlar kan yerine lenf sıvısını taşırlar. Lenf sıvısı; doku sıvısı ve artık maddeler dışında bağışıklık sistemi hücrelerini içerir. Meme kanseri hücreleri lenf damarlarına girerek lenf nodlarına ulaşır ve burada büyümeye başlayabilirler.
Memedeki lenf damarlarının çoğu koltuk altı (aksiller) lenf nodlarıyla bağlantılıdır. Bazıları ise göğüs kafesi içindeki lenf nodları (internal mamarian nodları) ve köprücük kemiğinin üstü ve altındaki lenf nodlarıyla (subraklavikuler ve infraklavikuler lenf nodları) bağlantılıdır.
Meme Kanseri Nedenleri Ve Risk Faktörleri
Kimse neden normal bir meme hücresinin kanserli bir hücreye dönüştüğünü bilmemektedir, büyük ihtimalle de birden fazla sebep vardır. Ancak meme kanserinin birçok risk faktörünün birleşmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.
1 - Kalıtsal Risk
Annesi ya da kız kardeşleri meme kanseri olan kadınlarda bu hastalığın görülme riskinin daha fazladır. Ancak meme kanserlerinin yüzde 80-90’lık bir kısmının kalıtımsal olmadığını bilmek gerekir. Unutmamak gerekir ki tüm kadınlar ailelerinde meme kanseri olanlar olmasa da, yıllık taramalardan geçmelidir.
2 - Hormonal Risk Faktörleri
Kadın hormonlarından östrojen ve progesteron meme kanseri oluşumuyla bağlantılıdırlar. Örneğin erken yaşta adet görmeye başlayan ya da geç menapoza giren kadınların daha yüksek meme kanseri riski taşıdığı bilinmektedir. Ayrıca menapoz sonrası 5 yıldan uzun süre hormon yenileme terapisi alan kadınların da yüksek meme kanseri riski taşır. Doğum kontrol hapı kullanmanın etkilerini araştıran birçok çalışma da yapılmıştır. Ancak bugüne dek bu testlerde risk arttırıcı bir etkene rastlanmamıştır. Ancak, ilk doğumdan önce doğum kontrol hapı kullanılması tavsiye edilmez. Doğum sonrası meme dokusu kanserojenlere karşı daha dirençli olur.
3 - Yaş
Meme kanseri kadınlarda yaş ilerledikçe daha sık görülmeye başlar.
4 - Cinsiyet
Çoğu meme kanseri vakası kadınlarda görülmektedir. Ancak Amerika’da yılda 12,000 erkekte de meme kanseri vakalarına rastlanılmaktadır. Ortalama yüz kadına karşılık bir erkekte meme kanseri görülmektedir.
5 - Diyet ve Egzersiz
Araştırmalar egzersiz yapan kadınların hareketsiz kadınlara oranla daha az risk taşıdıklarını gösterir. Araştırmalar aynı zamanda menapoz sonrası çok kilo alan kadınların almayanlara oranla daha yüksek risk taşıdığını da göstermiştir. Diyet yapmak ve meme kanseri riskini arttırmak arasında doğrudan bir bağlantı kurulmamıştır ancak düzenli olarak alkol alan kadınlar daha yüksek risk grubunda yer alırlar. Sigara tüm kanserler için olduğu gibi meme kanseri için de risk faktörüdür.